Geçmişten Günümüze Kahvenin Bize Kattıkları…

Yıllar boyunca insanlığın en yakın dostlarından biri olan kahve, zamanla birçok farklı şekilde masalarımızın misafiri olmuş, en koyu sohbetlerden en keyifli muhabbetlere kadar her zaman yanımızda yer almıştır. Bugün de günlük olarak milyonlarca kişi tarafından sevilerek tüketilen kahve çeşitleri, günlük hayatta insanların kopamadığı önemli bir içecek haline gelmiştir. Kahve basit ve tek tip bir oluşum değildir. Doğada yüzlerce farklı çeşitte ağacı bulunan, oldukça farklı biçimlerde pişirilen bir lezzet olarak karşımıza çıkar. Kahve ağaçlarının yetiştirilme biçimi de birbirinden farklıdır. Değişik iklimlerde birbirlerinden bağımsız şekilde yetiştirilebilirler.

 

  • Dünya genelinde günde 2,25 milyar fincan kahve içiliyor.

 

Etiyopya’dan dünyaya yayılan lezzet

Kahve denilince belki de akla ilk gelen noktalardan biri olan Etiyopya, ormanlık alanlarıyla bilinen oldukça değerli bir coğrafyadır. Bu coğrafyanın içerisinde yer alan Kaffa bölgesi ise kahve ağaçlarının ilk olarak keşfedildiği ve tanındığı noktadır. Bu noktada yetişmekte olan ağaçlar aynı zamanda Arabika kahve ağaçları ismiyle bilinmektedir. Bu kahve ağaçlarının çekirdekleri işlenerek ortaya çıkan lezzetli kıvam, ilk kahvenin ortaya çıkışı şeklinde yorumlanır. İleriki dönemlerde fırınlanarak da tüketilebilen kahve çekirdekleri farklı pişirme yöntemleriyle damakta farklı ve hoş bir tat bırakacaktır.

 

Kahvenin dönemin insanları tarafından keşfine dair rivayetler…

İnsan hayatında yer eden birçok şey gibi kahvenin de keşfinin sıklıkla anlatılan bir hikayesi vardır. Eski dönemlerde Etiyopya bölgesinde kölelik sistemi hakimdi. Maalesef bu sistemin esiri olan kölelerin ticareti oldukça meşhurdu. O kadar meşhur bir kölelik ticareti vardı ki buna özel olarak hazırlanmış rotalar bulmak bile mümkündü. Köle ticaretinin sıklıkla yapıldığı rota üzerinde yaya olarak giden köleler sıcağın ve nemin vermiş olduğu yorgunluk sebebiyle dinlenmek üzere yolun kenarında mola verirler, bu mola sırasında ise genellikle yol kenarındaki ağaçların dallarından sarkan kırmızı meyveleri çiğnerlerdi. Bir müddet çiğnedikten sonra, acımaya başlayan meyveleri tükürüp yollarına devam etmek için gereken enerjiyi toplarlardı. Bu gibi molaların gittikçe sıklaşmaya başladığı sıralarda birkaç tüccar bu meyvelerin ticaretinin yapılmasını avantajlı bularak, enerji veren kırmızı meyvenin ticaretine başladı. Böylelikle belki kahve adı altına değil ama neticede halk pazarlarına  kadar ilk defa kahve gün yüzüne çıkmış, toplum tarafından kısmen de olsa tanınmış oldu.

Bir diğer kahve keşif hikayesi ise; Yemen’in yorgun keçileri… Kahvenin genel olarak Etiyopya coğrafyasında nasıl bulunduğunu anlattıktan sonra kahve için oldukça önemli noktalardan biri olan Yemen’i atlamak olmaz. Keçilerini otlatmaya giden bir çobanın peşine takıldığımız bu hikayede ise uzun dereler, tepeler aşan genç çobanımız bir süre sonra havanın da etkisiyle yorularak dinlenmek ister, keçileri de aynı şekilde yorgun düşmüştür. Bir ağacın altında dinlenirken keçilerinin bir meyve yediğini ve meyveyi yedikten sonra yorgun görünmediklerini fark eder. Gözleri fal taşı gibi açılan keçileri görünce bu durumdan şüphelenen çoban meyvelerin farkına varır ve böylelikle kahve ağacının kendine has canlandırıcı ve enerji verici meyvelerinin yayılımı başlamış olur.

Kahvenin bize hissettirdikleri

İster sert içim ister yumuşak içim olsun, kahvenin bizlerde bıraktığı etki her seferinde farklıdır. Geçmişte fırınlama, klasik yöntemle pişirme gibi sınırlı yöntemlerle bile insanların vazgeçilmezi olan kahve, şu an onlarca farklı şekilde hazırlanarak sayısız sunum yöntemiyle birlikte servis edilmektedir. Kahvenin fincanla buluşma sürecinde kadar olan bölüm oldukça uzun ve emek isteyen bir süreçtir. Kahvenizi nasıl içerseniz için; iyi bir kahve emek verilmiş, başında zaman geçirilmiş kahvedir. Meyvelerinin toplanma biçiminden tutun, ısıtılma derecesine ve pişirme, demleme yönteminde kullanılan malzemenin kalitesine kadar birçok farklı etken fincanda sizlere sunulan kahvenin tadını, aromasını etkiler. Bu etkiler kimi zaman olumlu olsa da, kahve oldukça hassas ve üzerine düşülmesi gereken önemli bir konudur. Leziz bir kahveyle ağır aromalar içeren ve yanık bir tat yayarak damakta olumsuz bir izlenim bırakan kahve arasında çok ince bir çizgi bulunur. Kahvenin bize hissettirdiği keyifli hissiyatı yakalamak aslında görüldüğünden çok ama çok daha zordur.

Geçmişten günümüze kahvenin insana kattığı faydalar

Mucizevi bir lezzet olan kahve, birçok alanda sağladığı farklı faydalarıyla öne çıkan, özel bir lezzettir. Fiziksel anlamla kanıtlanmış birçok farklı fayda sağlayan kahve, aynı zamanda psikolojik olarak da oldukça destekleyici ve motive edici bir üründür. Bu noktada kahvenin, fiziksel ve psikolojik faydalar olarak 2 ayrı başlık altına incelenmesi daha doğru ve anlaşılır olur.

Kahvenin bizlere sunduğu fiziksel olarak hissedilen faydaları:

  • Enerjinin ve canlılığın artmasını sağlar.
  • Kilo vermeyi kolaylaştırır.
  • Fiziksel olarak çok daha güçlü hissetmeyi sağlar.
  • B12, B5, potasyum ve manganez gibi mineralleri içerisinde barındırır.
  • Unutkanlığı azaltır, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara iyi gelir.
  • Ölümcül hastalıklara karşı korur.

 

  • Enerjinin ve canlılığın artmasını sağlar

Kahvenin belki de hissedilen en önemli etkilerinden birisidir. Keşfediliş hikayelerine de baktığımız zaman içerisinde bulunan bileşenlerin insan vücudundaki enerji seviyesini etkilediği görülür. Bu bileşenlerden en bilineni kafein maddesi, kahvenin yapısında bol miktarda bulunur. Kahve çekirdek ya da sıvı halde tüketildikten kısa bir süre sonra kafein bileşeni kana karışarak vücudun en hassas noktalarından biri olan beyne ulaşır. Beyin birçok farklı bölüme ayrılır ve bu bölümlerin birbirinden farklı işlevleri vardır. Kafein bileşeninin bu kadar önemli ve başarılı olmasının sebebiyse uyku haline neden olan noktayı bloklamasıdır. Bu bloklama sayesinde beyin uyku ve yorgunluk sinyalleri göndermeyi bırakır. Böylelikle kahve içen kişiler daha uzun süre uyanık kalabilirler ve bu süreçte kendilerini çok daha dinç hissederler.

Bloklama süreci aynı zamanda gün içerisinde oluşabilen yorgunluğun ve halsizliğin de önüne geçerek kişiye kısa süreli de olsa rahatlama ve canlanma hissiyatı sağlar. Bu noktada ki başarısı sayesinde kahve içen kişiler yorgunluk ve bitkinlik hissetmeden konsantre bir şekilde çalışmalarına devam edebilir ve çok daha verimli bir şekilde çalışabilirler. Ayrıca çalışma verimliliği dışında, kahve içmenin psikolojik olarak da kişi olumlu anlamda etkilediğine dair birçok farklı bilimsel çalışma mevcuttur. Bunun yanı sıra beyni uyarması aynı zamanda beynin hafıza bölümünü de etkiler. Böylelikle düzenli olarak kahve içen kişilerin hafızalarında iyileşme, güçlenme görülür.

  • Kilo vermek artık çok daha kolay

Fazla kilolar her zaman başa bela olmuştur. Farklı diyetler, düzenli egzersizler ve sıkı çalışma kilo vermeyi mutlaka sağlar fakat bunun yanında sizlere eşlik eden bir fincan kahve de etkili bir yardımcı olur. Kahve, kiloların düşmanıdır. Canlandırıcı etkisiyle sadece size enerji vermekle kalmaz, aynı zamanda vücudun yağ yakım sürecini de destekler. Oldukça etkili bir kilo verme yöntemi olan kahve oldukça değerli ve sağlıklı bir ürün olarak karşımıza çıkar. Peki kahve yağ yakımını nasıl arttırır? Vücudunuzda belirli bir sırayla yakılan çeşitli bileşenler bulunmaktadır. Yağlar ise genellikle en son yakılan ve en başa bela kısımdır. Metabolizma hızı yağ yakımında kilit rol oynamaktadır. Kahve içerisinde bulunan bileşenler sayesinde metabolizma hareketlerini hızlandırarak yağ yakımını kolaylaştırır. Parçalanan yağ asitleriyse enerji olarak kişiye geri döner.

 

Yağ yakımı için tercih edilmesi gereken kahve, sade kahvedir. Aksi taktirde içerisinde şeker, süt ve benzeri ürün içeren kahveler aynı etkiyi, verimi göstermezler. Sade kahvenin kalori değeri sıfıra oldukça yakındır bu yüzden herhangi bir sorun teşkil etmeden vücut sadece yağ yakımına odaklanır. Destekleyici ve sağlıklı bir ürün olan kahve, eğer belirlenmiş seviyede tüketilirse olumlu sonuçlar alınır. Maksimum seviyeyi geçkin bir kahve tüketimi vücudu olumsuz etkileyerek bazı sorunların meydana gelmesine sebep olabilir. Günde sadece 2 fincan sade kahve tüketilmesi önerilir. Bu dozda kahveyi diyetinize ekleyebilir, destekleyici bir ürün olarak kahveyi kullanabilirsiniz. 

  • Fiziksel olarak çok daha güçlü hissedeceksiniz

Kahvenin canlandırıcı özelliğinin yanı sıra fiziksel anlamda direnç arttıran bir özelliği daha mevcut. Epinefrin yani diğer adıyla adrenalin hormonu, kahvenin içerisinde bulunan kafein bileşeniyle birlikte uyum içerisinde artar. Adrenalin salgılanması kişinin genellikle korku ve heyecan duyduğu anlarda ortaya çıkarak olası bir fiziksel mücadele için hazırlar. Vücudun direnci artarak fiziksel anlamda bir performans artışı gözlemlenir. Spor aktiviteleri ve fitness gibi düzenli yapılan spor faaliyetlerinde vücuttaki adrenalin hormonunun salgılanmasını sağlayarak kişiye geçici de olsa fiziksel bir avantaj sağlar. Bu fiziksel avantajların sağlanabilmesi için kahvenin sade ya da düşük kalorili şekilde tüketilmesi gerekmektedir.

  • Mikronutriyenler her yudumunuzda yardımınıza hazır

Vücudu sarıp sarmalayan kahve, birçok farklı bileşeniyle öne çıkmaktadır. Uyarıcı etkisi, fiziksel direnç arttırması ve daha onlarca özelliğinin sebebi zengin bir besin öğeleri zincirine sahip olmasıdır. Bir fincan kahvenin içerisinde bulunan vitamin ve mineraller günlük olarak almamız gereken birçok bileşeni içerir. Örnek verecek olursak eğer, bir fincan kahve B12, B5, potasyum ve manganez minerali gibi besin olarak oldukça değerli bileşenleri içerisinde barındırır. Bunların yanı sıra B3 vitamini de bulunan kahve, adeta zengin bir besin deposudur. Sağlıklı olmasının yanında hem kokusu ve lezzetiyle büyüleyen hem de besin değerleri açısından hemen hemen her şeyi içerisinde barındıran kahve, mutlaka düzenli olarak, düzenli değilse de arada bir şeklinde mutlaka tüketilmesi gerekilen bir ihtiyaçtır.

  • Yapılan bir araştırmaya göre ortalama 18-24 yıl boyunca kahve içen erkeklerde ölüm riski yüzde 20, kadınlarda ise yüzde 26 daha düşük görülmüştür.

Zengin besin öğelerine sahip olan kahve, tek başına günlük ihtiyacın tamamını karşılayacak kadar verimli bir bileşen değildir. Günlük olarak farklı besinlerden tüketilmeli, yukarıda belirtilen vitamin ve mineraller günlük olarak mutlaka alınmalıdır. Bunun yanı sıra kahvede aşırıya kaçılmamalıdır, günlük 2 fincan genel anlamda yeterli gelmektedir.

  • Unutmayı unutacağınız bir yol arkadaşıdır kahve

Günümüzde oldukça yaygın olan hafıza kaybı, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklar genellikle 65 yaş üzerindeki kişilerde sıklıkla görülür. Bu hastalıkların günümüzde ne yazık ki kesin bir tedavisi yoktur fakat bu hastalıklar üzerine yürütülen birçok farklı bilimsel araştırma ve çalışma bulunmaktadır. Kahve bu noktada bilimsel araştırmaların da desteklediği üzere oldukça yararlı bir hafıza kaybı önleyicidir. Alzheimer gibi hafıza kaybının önemli bir kısmını oluşturduğu hastalıklarda sağlıklı ve düzenli beslenmek oldukça önemlidir. Düzenli aralıklarla tüketilen kahve, içerisinde bulunan bileşenler sayesinde Nörodejeneratif türdeki hafıza kaybıyla sonuçlanan hastalıkların azalmasında oldukça etkilidir. Düzenli tüketimle birlikte aynı zamanda bu tip rahatsızlıklara yakalanma oranı da ciddi bir biçimde düşüştedir. Belirli aralıklarla kahve tüketen kişilerde Alzheimer hastalığının nüksetme oranı yaklaşık olarak %65 oranında azaltılabilir. Aynı şekilde Parkinson hastalığının verilerine baktığımızda da bu oran %30 ila %60 arasında değişkenlik göstermektedir.

Bilimsel araştırmaların ışığında ortaya çıkan sonuçlar gösteriyor ki, düzenli kahve tüketimi birçok hastalığın yanı sıra özellikle hafıza kaybına sebep olan hastalıklar üzerinde olumlu etkilere sahip.

  • Ölümcül hastalıklara karşı koruma kalkanınız

Kahvenin hastalıklara karşı düzenli tüketildiğinde sağladığı korumadan bahsettik, kanser ve türevlerine karşı da inanılmaz bir şekilde koruma sağlayan kahve içerdiği antioksidan seviyesi sayesinde oluşabilecek karaciğer ve kolorektal kanser türlerine karşı vücuda bağışıklık kazandırır. Antioksidan, kanser ve benzeri hastalıkların kontrol altında tutulması ve bu tip hastalıklara karşı vücudun harekete geçmesini sağlayan önemli bir bileşendir. Düzenli tüketimde bu tip kanserlere yakalanma oranı ciddi anlamda azalmıştır. Bilimsel çalışmalar aynı zamanda kahvenin hücre yapısının bütünlüğünü koruyarak kontrolsüz çoğalmayı önlediğini ortaya koymuştur. Ayrıca kahvenin insanın yaşam süresini de uzattığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra diyabet ve kardiyovasküler tip hastalıklardan da korunmaya yardımcı içeriği sayesinde kahve, düzenli aralıklarla mutlaka tüketilmelidir.

  • Yapılan bir çalışmada, 20 yıl boyunca kahve içen diyabetlilerde, ölüm riski yüzde 30 daha düşük bulunmuştur.

Kahve lezzetinin sayısız faydalarının arasında önemli olanları sizlere sunarken, Türk kahvesinin faydalarına bakmazsak olmaz!

Kahvenin tüketiminin psikolojik faydaları

Lezzetli bir kahvenin kişiye kattığı şeyler birçok farklı açıdan incelenebilir. Fiziksel faydaları ve yararlarını saydığımız kahvenin şimdi psikolojik olarak bizde uyandırdığı olumlu etkileri ele alacağız. Her şeyden önce rahatlama hissi sağlar. Sıcak ya da soğuk bir şekilde tüketilen kahve size serinlik ya da sıcaklık olarak döner. Bu da gevşemenizi sağlayarak stres seviyenizi ciddi oranda düşürür. Ruhsal durumunuzu toparlanama sürecinde en önemli yardımcılarınızdan birisi olan kahve, vücudunuzu canlı ve enerjik tutarak iç dünyanıza konsantre olmanızı kolaylaştırır.

Yoğun çalışma süreçlerinde zihninizi uykuya teslim etmeyerek size zaman kazandırır. Adrenalin hormonunu harekete geçirerek daha dirençli ve canlı bir şekilde çalışmalarınızı tamamlamanızı sağlar. Sevdiğiniz kahveyi içmek ya da sevdiklerinizle koyu sohbetlere dalmışken  kahvenizi yudumlamak, endorfin salgılanmasını sağlayarak mutlu olmanızı sağlar.

Sayılmakla bitmeyen kahvenin hem fiziksel hem mental olarak pek çok faydası bulunur ve tıpkı blog yazımızın üst kısımlarında söz edildiği gibi, mutlulukla bir ilişkisi vardır.

Siz de dünya kahvelerini keşfederek birbirinden lezzetli kahve çeşitlerini deneyimlemek ve hem sunum hem demleme tekniklerine yepyeni bir soluk getirmek için, Sirius Roastery kahveleriyle bir yolculuk yapmaya ne dersiniz?