HATIRŞİNAS BİR İÇECEK: Türk Kahvesi

Bir Fincan Kahve Olsam Kırk Yıl Hatırım Vardır…

“Bir fincan kahve olsam kırk yıl hatırım vardır” şarkısını dinlemeyeniniz yoktur. İşte kahve, ikram edilende 40 yıl hatır bırakacak kadar önemli bir yere sahip Türk kültüründe. Kız istemelerde o çok mühim kararı verdikten sonra anı bol köpüklü Türk kahvesi ile mühürleriz. Müstakbel damat adayı hanım kıza olan sevgisini içi tuz ya da başka baharatlar ile dolu olan kahveyi içerek kanıtlar. Yakın arkadaşlarımızla, dostlarımızla iki lafın belini kırarken biraz da dedikodu yaparken en sevdiğimiz sıcak içeceklerdendir Türk kahvesi.

Çocukluğumuzda hangimiz için cazibe kaynağı olmadı ki o küçük fincanda misafirlere ikram edilen içecek? Hangimiz fincan dibinde kalan telvenin tadını merak etmedik? İçmek istediğimizde birçoğumuz çocuklar kahve içmez, içersen yüzü kara olur, bıyıkların çıkar gibi komik karşılıklar almışızdır muhakkak. Türk kahvesi içmek bir yandan da yetişkin olmanın göstergesi gibi bizim topraklarımızda.

Bugün hayatımıza zincir kahve dükkânları ile birlikte kahvenin birçok çeşidi girmiş olsa bile Türk kahvesi tadıyla, kokusuyla, pişirme şekliyle bambaşka bir yere sahiptir. Mutfağımızda bu kadar önemli bir yere sahip olan kahvenin bu topraklara geliş serüvenini biliyor muyuz peki? Hadi gelin şimdi biraz da kahvenin topraklarımıza geliş serüvenine göz atalım.

Sekizinci yüzyılda Yemenli bir çobanın tesadüfen keşfettiği ve daha sonra Yemen’de ticareti başlayan kahve çekirdeklerinin, Osmanlı İmparatorluğu döneminde (1400’lü yıllar civarında) Arap Yarımadası’na giriş yapması ile Türk kahvesinin Anadolu topraklarına yolculuğu başlamış olur. 16. yüzyılda ise ilk kez Mısır’da içilmeye başlanan ve çok fazla sevilen Türk kahvesi, 1517 yılında, Osmanlı İmparatorluğu, Kanuni Sultan Süleyman’ın hükmünde iken bu topraklara ulaşır. Kısa sürede halkın beğenisini kazanmış ve özellikle Konstantinopolis’in birçok köşesinde kahvehaneler açılmaya başlanmıştır. Resmi olarak ilk kahvehane Mısır Çarşısı'nın içinde açılmıştır. Kahve rüzgarı öyle bir eser ki, dönemin hasekisi Hürrem Sultan da kahvaltı sonrası bir acı Türk kahvesini lokum ile tüketmeyi alışkanlık haline getirir. Bir dönem keyif verici madde olduğu gerekçesi ile içilmemesi yönünde fetvalar hazırlanmış, devlet eliyle yasaklanmaya bile çalışıldığı da olmuştur. Arap yarımadasında kahve çekirdeklerinin kaynatılması ile hazırlanan kahve, İstanbul’da özel cezvelerde farklı bir yöntem ile hazırlanarak bugünkü Türk kahvesi şeklini alır, bol köpüklü kahve keyfi İstanbul’da yaygınlaşmaya başlar. Türk kahvesi, pişirme tekniği sayesinde maksimum yarar sağlar. Herhangi bir filtreleme ya da süzme işleminden geçmeyen Türk kahvesi içerisinde bulunan besin değerleri olduğu gibi kalır, bu bileşenlerde herhangi bir azalma ya da eksilme olmaz. Türkler eliyle Avrupa’ya giden kahve orada da başlarda Türk usulü hazırlanır ve Türk kahvesi ismiyle anılır. Bugün dünyada espresso ile beraber en çok tüketilen kahve çeşitlerinden olan Türk kahvesi 2013 yılında pişirme şekli ayrıca yukarıda bahsettiğimiz kendine has kültürü ve geleneği ile UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine dâhil edilmiştir.

 

Türk Kahvesi Nasıl Hazırlanır?

Bol köpüklüsü makbul olan Türk kahvesini bugün artık çoğumuz elektrikli makineler ile hazırlıyoruz ancak tercihen bakır bir cezve içinde ağır ateşte pişen bir Türk kahvesine kimsenin hayır diyeceğini de sanmıyoruz.

İyi bir Türk kahvesi hazırlamanın püf noktalarını şöyle sıralayabiliriz;

  • Önce taze öğütülüp paketlenmiş kahvemizin paketini açıyor mis gibi kokusunu içimize çekiyoruz.
  • Tercihen bakır cezve içine kişi sayısı kadar soğuk suyu ikram edeceğimiz fincanlar ile ekliyoruz.
  • Ardından her kişi için 1 tatlı kaşığı dolusu kahveyi fincana koyuyoruz. Bu noktada eğer şekerli yapmak istiyorsak dilediğimiz kadar şekeri de ilave ediyoruz. (Şekerli Türk kahvesi yapacak isek kişi başı 1 kesme şeker yeterli gelecektir.)
  • Cezveye koyduğumuz kahve, su ve şekeri biraz karıştırdıktan (hiç karıştırmayanlar da mevcuttur) sonra ocağa koyuyoruz ve kısık ateşte karıştırmadan ve başından ayrılmadan pişmesini bekliyoruz.
  • Kahvemiz henüz fokur fokur kaynamaya başlamadan üzerinde oluşan köpüğü fincanlara eşit olarak dağıtıyoruz ve bir kez taşırmadan kaynatıyoruz.
  • Bir taşım kaynattığımız kahveyi ocaktan alıyor ve fincanlara bölüştürüyoruz.

Bol köpüklü Türk kahveniz afiyet olsun!

Türk kahvesini yanında bir bardak su ile ikram etmek gelenektir. Bu geleneğin çıkışı ile ilgili farklı rivayetler var. Bir rivayete göre; kahvenin tadını tam manasıyla alabilmek adına ağzı temizlemek için kahveyi içmeden hemen önce su içilirmiş. Bir diğer rivayete göre ise eğer eve gelen misafirin karnı açsa ancak bunu söylemekten hicap duyuyorsa kahve ikramında önce suyu içermiş böyle ev sahibi misafiri için sofra hazırlarmış. Her ne kadar su ile ikram etmek bir gelenekse de şimdilerde kahve yanında değişik şerbetler ya da meyveli sodalar ile sunum yapmak da çok yaygınlaşmış durumda.

 

Türk Kahvesi Çeşitleri

Bol köpüklü Türk kahvesi hazırlamanın birinci kuralı kahvenin taze çekilmiş olmasıdır. Öğütülmüş kahve satan bir dükkâna girdiğinizde kahvenizi dilediğiniz şekilde hazırlatabilirsiniz. Bu dükkânlarda kahvenin kavrulma ayarını da damak tadınıza göre seçebilirsiniz. Çok kavrulmuş, az kavrulmuş yahut da orta derecede kavrulmuş kahveyi tercih edebilirsiniz.

Ben farklı tatlara sahip kahveler denemek istiyorum diyorsanız da birçok kahve markasının damla sakızlı, çikolatalı gibi paketli kahve seçenekleri mevcut. Türk kahvesi üreticileri de zincir kahve dükkânlarının hayatımıza girmesi ile çeşitlenen kahve piyasasına ayak uydurmaya gayret ediyorlar.

Türk kahvesi acı geldiği için yukarıda anlattığımız şekilde içemeyenlere ise süt ile pişirip içmelerini tavsiye edebiliriz. Kahveyi bu şekilde hazırlayıp tüketmek de halk arasında oldukça yaygın.

 

Türk Kahvesinin Yararları Nelerdir?

İçimiyle büyük kısmımızın kalbinde yeri bambaşka olan Türk kahvesinin bakalım vücudumuza ne gibi faydaları varmış…

  • Dost eşliğinde içilen bir fincan kahve günün stresini, yorgunluğunu alır götürür. Eşi dostu kahve içmeye davet ederek sosyalleşirsiniz.
  • Günde 2 fincan Türk kahvesi tüketirseniz meme kanseri, pankreas kanseri ve kolon kanseri olma riskini azaltmış olursunuz.
  • Spor öncesi içtiğiniz bir fincan sade kahve ile yağ yakımını hızlandırabilirsiniz.
  • Eğer 3 fincan kahve içerseniz astım riski azalır. Nefes almanızı kolaylaştırır.
  • Diyabet ve Parkinson gibi hastalıklara karşı önleyicidir.
  • Depresyonu uzaklaştırır.
  • Kolestrolü düşürür.
  • Düzenli tüketilen kahve siroz olma riskini azaltır.
  • Yemekten sonra kahve içmek sindirimi kolaylaştırır.
  • Ders çalışıyorsunuz, yoğun bir iş temponuz var ama enerjiniz mi bitti? O zaman hemen bir fincan kahve için. Çünkü içilen bir fincan kahve sizi hemen uyarır ve daha enerjik olmanıza yardımcı olur, fiziksel ve direnç sağlar.
  • İçinde bulunan kafein sayesinde beyin aktivitelerini hızlandırır, düşünme gücünü olumlu yönde etkiler.
  • Düzenli tüketimde bağışıklık sistemini güçlendirir.

 

Türk Kahvesinin Zararları Nelerdir?

  • Her şeyin fazlasının zararlı olduğu gibi Türk kahvesinin de fazlası zararlıdır. Fazla tüketildiği takdirde ülser ve reflü gibi hastalıkların tetiklenmesine sebep olur. Aç karnına içilmesi halinde hazımsızlık şikâyetlerini arttırır.
  • Aç karnına içildiğinde tokluk hissi vereceğinden iştahsızlık yapar.
  • Kafein oranı yüksek olduğu için fazla tüketildiğinde uykusuzluk şikâyetinin artmasına sebep olacaktır. Dolayısıyla konsantrasyon bozukluğu, halsizlik, dikkat dağınıklığına ve asabiyete sebebiyet verebilir.
  • 50 yaş üstü kişiler günde bir fincandan fazla kahve tüketirlerse kalp çarpıntılarına, tansiyon yüksekliğine neden olabilir.
  • İçeriğindeki kafein miktarı sebebiyle fazla içilmesi halinde vücutta yer alan vitaminlerde azalma görüleceğinden bağışıklık sisteminin zayıflamasına sebep olabilir.

Uzmanlara göre günde 2-3 fincandan fazla Türk kahvesi tüketilmemelidir. Kahve, şekersiz ya da az şekerli içilmeli yanında sıklıkla ikram edilen lokum, çikolata benzeri gıdalardan uzak durulmalıdır. İlla ki kahve yanında bir şey yenilmesi gerekiyorsa kakao oranı fazla olan bitter çikolatalardan tüketilmelidir.

 

Neyse Halim O Çıksın Falım!

Bol köpüklü kahvelerimizi içtiğimize göre şimdi fal bakma zamanı! Çoğumuz aman ben öyle şeylere inanmam dese de kahve içtikten sonra eller istemsizce fincanı kapatmaya yönelir. Kahve falı bakma geleneği daha çok Akdeniz ve Ortadoğu toplumlarında ilgi görmüş bir fal türüdür. Kökenine dair çeşitli rivayetler olsa da net olarak bilinmemektedir. Çin’de önemli bir yere sahip olan çay yapraklarından fal bakma geleneğinin sonraları kahveye uyarlanması ile ortaya çıktığını söyleyenler vardır.

Kahve falının Osmanlı topraklarındaki kökeninin ise saraya dayandığına dair söylentiler vardır. Cariyeler kahvelerini içtikten sonra birbirlerinin kahve falına bakar, tahminlerde bulunurlarmış.

Kahve falına baktırmak için fincan tabağa ters olarak çevrilir, dilek tutulur ve soğuması beklenir. Ardından bakacak olan kişi fincanı eline alır ve telvenin bardağın iç yüzeyinde oluşturduğu şekiller ile çeşitli tahminlerde bulunur. Mesela kahve falında tavşana benzeyen bir şekil görüldüyse bu aldatmak olarak değerlendirilir. Eşinizin ya da sevgilinizin sizi aldatacağına işaret eder. Kaplumbağa görmek ise kişinin müjdeli bir haber alacağına ve hayallerini kurduğu şeyin gerçek olacağına dalalet eder. Eğer fincanı tabaktan kaldırırken yapışmış ve açılmıyorsa bu o fala bakılmaması gerektiği anlamına gelir. Kahve falı ritüellerine göre kahveyi içen kişi kendi falına bakmamalıdır. Yalnız başına kahve içtiniz ve fal bakmak istiyorsanız bu durumda yapmanız gereken en iyi şey bardağın resmini çekerek göndermeniz halinde falınıza bakacak uygulamaları kullanmanız olacaktır. Kahve falınıza bakıldıktan sonra dileklerinizin çabucak gerçekleşmesi için ise fincanınızı hemen yıkamalısınız.

Kahve falına inanıp inanmamak elbette size kalmış ama arkadaşlarla kahve içtikten sonra birbirinizin fincanlarına bakarak tahminler yürütmek eğlenceli olabilir. Hem ne demişler falan inanma falsız da kalma.